15 Şubat 2011 Salı

Ayin


Yaklaşık 2 ay kadar önce bir sinemada yerde -evet yerde- Javier Bardem’in resmini gördüm. Bu bir film afişiydi. Filmin gelmesine 2 aydan fazla vardı ve filmin adı, ‘Biutiful’du. O an tanımlayamayacağım bir şey hissettim. Bu filmin benim için derin bir anlamı olacağını falan. Sonradan öğrendim ki yönetmen Alejandro Gonzales İnarritu’ymuş. Paramparça Aşklar ve Köpekler (ne muhteşem bir isim), Babil ve 21 gram’ı çeken adam.
Birkaç gündür filme gideceğim zamanı kolluyordum. Gitmeden önce hakkında hiçbirşey öğrenmek istemedim.
..ve nihayet bugün gittim. Tek başına. Herkesi atlatarak. Sinemanın büyüsü falan diyorlar ya. Ben onu nerdeyse sadece bir başıma film izlediğimde yaşıyorum. Ve bunun hastasıyım.
Ağladım, ağladım, ağladım… karanlıkta sessizce…  
Javier Bardem çok iyi ama filmin kendisi onun kadar şahaneydi. Ne diyeyim? böyle…
Sinema, müzik kadar güzel. Yes, it is so biutiful!

Hiç yorum yok: