Bakalım hepsini izleyebilecek miyim? Yoksa heyecanla üst üste 3 filmin biletini alırken düşünmediğim şeyler geliyor aklıma şimdi. Yorgunluk, derslerin olduğu gelecek çarşambayı filmlerle doldurmak gibi, iyi organize olamadığım durumlar söz konusu. Neyse ben bugün ilk filmle İf'e giriş yaptım. Bakalım ne gibi maceralardan geçicez.
17 Şubat 2011 Perşembe
İf İstanbul günlüğü- 17 Şubat Perşembe
İlk defa layıkıyla bir film festivali takibi yapabiliyorum. Umarım aynı performansı İstanbul film festivalinde de gösterebilirim. Bir çoğuna yalnız gidecek olduğum 15 tane film var. Az önce birini izledim kaldı 14.
15 Şubat 2011 Salı
OPUS
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde
kalbur saman içinde, zamanın birinde, balta girmemiş derin ormanların en dip, en uzak köşesinde kocaman bir dağ varmış. Bu
dağ o kadar uzaktaymış ki şimdiye kadar yanına, yakınına gelen hiç olmamış. Bu
başı her daim karlı dağın içinde , neredeyse kainatın başlangıcından beri orda olan ama kimsenin orda
olduğunu bilmediği bir dev yaşarmış. Opus!
Otobüs
Sadece bir an için düşüncelerimi
durdurabilseydim.Tek bir an.An denen o nokta, sonsuzluğa açılan o kapı ve hemen
kapansın razıyım.Bir an için okyanusu hissetsem.Yola devam etme gücü.O
noktacıkta dinlenebilmek. Aklıma gelen şeyler,zihnimin içinde birbirini
yiyiyor.Hiçbiri bir diğeriyle barışık değil. İşte yeniden paramparça olmayı deneyimliyorum,
kendine tuzla buz olmuş bir aynadan bakmayı.Her parçada birbirinden farklı
arzuların gözyaşları. Her gözyaşı kırık aynalardan sızıyor ve her kırık parça
kalbime,ciğerlerime,gözlerime,etime saplanıyor. Lime limeyim.
Neden Saçların Beyazlamış Arkadaş
Prinkipo. Büyük Ada’nın en ücra köşesinde bir
Rum meyhanesi. Meyhanenin sahibi
Fıstık Ahmet. Has adalı. Fıstık lakabını ilkokulda arkadaşları takmış O’na. Fıstık Ahmet’in gerçekten
de fıstık yeşili gözleri vardı. Akşamcılıktan kızarmış göz akının içinde ışıl
ışıl yanan fıstık yeşili bir çift göz.
Her akşam aynı insanlar teşrif ederdi Fıstık Ahmet’e. Turistlerden
kaçan ve çoğunlukla yalnız demlenen Ada’lılar. Kimse kimseyi rahatsız etmez
herkes usul usul içerdi. Her akşam artık mutfakta ne varsa sofralara konan
mezeler, balıklar, rakı ve Türk sanat müziği.
Ayin
Yaklaşık 2 ay kadar önce bir sinemada yerde -evet yerde- Javier Bardem’in resmini gördüm. Bu bir film afişiydi. Filmin gelmesine 2 aydan fazla vardı ve filmin adı, ‘Biutiful’du. O an tanımlayamayacağım bir şey hissettim. Bu filmin benim için derin bir anlamı olacağını falan. Sonradan öğrendim ki yönetmen Alejandro Gonzales İnarritu’ymuş. Paramparça Aşklar ve Köpekler (ne muhteşem bir isim), Babil ve 21 gram’ı çeken adam.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)